Kadınlar, laiklik ilkesinin yıl dönümünde seslendi: İktidar, yargı reform paketiyle Medeni Yasa’ya dokunmak istiyor

YILDIZ TAR/ ANKARA

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), laiklik ilkesinin Anayasa’ya girmesinin yıldönümünde Medeni Yasa değişikliğine karşı açıklama yaptı. Platform, “Erkeğin 4 kadınla evlenmesi serbestti. Şimdi bu zamana geri dönmemizi istiyorlar” dedi.

EŞİK, Medeni Yasa değişikliğine ilişkin bugün (5 Şubat) Ankara Mülkiyeliler Birliği’nde basın toplantısı yaptı. “Medeni Yasa, medeni hayatın anayasasıdır, dokunamazsınız” diyen EŞİK, Adalet Bakanlığı’nın düzenlediği sempozyum ve çalıştaylarda Medeni Yasa değişikliğinin tartıştırıldığını hatırlattı ve ekledi:

“Dindar, dindar olmayan, zengin yoksul, genç yaşlı tüm kadınlara sesleniyoruz;

Medeni Yasa’nın garantisi altındaki tüm haklarımıza yani hayatlarımıza el koymak istiyorlar.

Ülke kurulurken, 17 Şubat 1926 tarihinde Medeni Yasa’nın kabul edilmesi özellikle kadınlar açısından devasa bir adimdi. Bu Yasayla kadınların eşit yurttaşlık hakki tesis edildi, her kesimden yurttaşların kanun önünde eşitliği sağlandı. Medeni Yasa öncesinde kadınlar nüfus sayımında sayılmıyordu, şahitlikleri geçerli değildi. Evlendirildiği erkek cani istediğinde “boş ol” derse kadın kendini kapı önünde buluyordu. Erkeğin 4 kadınla evlenmesi serbestti. Şimdi bu zamana geri dönmemizi istiyorlar.”

“Nafakaya saldırı, medeni yasada gedik oluşturmak için başladı”

Toplantıda ilk olarak EŞİK Platformu Gönüllüsü Berrin Sönmez, 2016 yılında bazı tarikat ve cemaatlere bağlı yapılar aracılığıyla nafaka karşıtı hamlelerin başladığını hatırlatarak, “Nafakaya saldırı, medeni yasada gedik oluşturmak için başladı. Bugüne kadar bu girişimi durdurduk, bir kere daha durdurmak istiyoruz. Bugün 5 Şubat, laiklik ilkesinin Anayasa’ya girişinin yıl dönümünde bir kez daha tüm kadınlara sesleniyoruz. Özünü laiklikten alan, tüm kadınların beşikten mezara haklarının garantisi Medeni Yasa’ya dokunulmasına izin vermeyelim. Laikliğin aşındırılması sadece kadınların, LGBTİ+’ların ve çocukların sorunu değil; herkesin sorunu” dedi.

Sönmez’in ardından 29 Ekim Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan, din temelli Mecelle’den Medeni Yasa’ya geçişin kadının ve erkeğin eşitliği için önemli bir adım olduğunu hatırlattı. “Bugün yeniden gerici düzenlemelerin hayata geçirilmesi için girişimlerle karşı karşıyayız” diyen Sarıhan, şöyle devam etti:

“İktidar güçleri de dini düzenlemelerin kendi yasalarımıza geçmesi konusunda son derece kararlı gözüküyor. Din ve dünya işlerini yeniden bir araya getirmek; İslam dinine uygun düzenlemelerin getirilmesi ve laiklik ilkesinin ihlal edilmesi anlamına gelir.”

Sarıhan, ailenin korunması adı altında aile arabuluculuğu sistemiyle kadınların boşanmasının zorlaştırılmak istendiğini, kadınların kendilerine hukuk dışı telkinlerde bulunacak kişilere mecbur bırakılacağını belirtti. Siyasi partileri, kadın hareketinin sesini duymaya çağırdı.

“Neden boşanma aşamasında yoksulluğa düşen hep kadınlar oluyor?”

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Tuana Gencer, nafakayla erkeklerin mağdur olduğu iddiasına değindi. Gencer, yoksulluk nafakasının boşanma sürecinde yoksul tarafa verildiğini, boşanma aşamasında yoksulluğa düşen tarafın kadınlar olduğunu hatırlattı ve ekledi:

“Esas soru, neden boşanma aşamasında yoksulluğa düşen hep kadınlar oluyor? Bu soruyu sorduğumuzda eşitsizliği görüyoruz. Ekonomik şiddet ve eşitsizlik… Asgari ücretin onda birini bile bulmayan nafaka miktarları, sanki çokmuş ve erkekleri mağdur ediyormuş gibi algı yaratıyorlar. Diğer yandan, erkekler ömür boyu nafaka ödüyormuş gibi algı oluşturuyorlar. Oysaki, kadın iş hayatına girdiğinde ya da erkeklerin itirazlarıyla hiç de öyle uzun süreler nafaka ödenmiyor.”

Gencer, kadınların boşanmak ve kendi hayatlarına dair karar vermek isterken; en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürüldüğünü de hatırlattı.

Son konuşmacı, EŞİK Platformu gönüllüsü Yakın Ertürk ise, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın evlilik yaşının 15’e indirilmesine ilişkin sözlerini eleştirdi. Medeni Yasa değişikliğiyle evlilik yaşının düşürülmesinin hedeflendiğini söyledi ve ekledi:

“Medeni Kanun’u yeniden yazma girişimleri, eşitliğe dayalı aile kurma çabalarımıza darbedir. Unutmayalım, haklar Afganistan’da olduğu gibi birdenbire yok olmuyor. Şeriat artık açıkça telaffuz edilir hale geldi ülkemizde. Bu tehlike karşısında sessiz kalmak, rıza üretimini kolaylaştırır ve hepimizi derin bir karanlığa sürükler.”

“Değişiklikler, yargı reform paketine eklenebilir”

Berrin Sönmez, konuşmaların ardından T24’ün sorusunu yanıtlayarak; “Sil baştan aile hukukunu yapamayacaklarını ancak yargı reformu paketine aile arabuluculuğu, boşanmaların erkekler için kolaylaştırılması gibi kısımları ekleyeceklerini düşünüyoruz” dedi ve ekledi:

“Maalesef, demokratik bir ülkede olmadığımız için yasa yapım süreçlerine dair kulaktan dolma bilgilerle ilerleyebiliyoruz. Adalet Bakanlığı’nın Avrupa Konseyi ile ortak yürüttüğü beş yıl süreli bir proje vardı. Beş yıl boyunca proje yürüttüler ancak biz son aşamasında haberdar olabildik. Bizim açımızdan yargı paketine, Medeni Yasa’nın aile hukukundan kopartacakları hiçbir maddeyi koydurmamak çok önemli. Ne kadar mücadele edersek, o kadar engelleyebiliriz.”

Sönmez, T24’ün Anayasanın 41. Maddenin değiştirilerek yeni bir aile tanımı yapılmasına ilişkin sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“LGBTİ+’ların, kadınların ve çocukların insan haklarından soyutlandığı bir toplum düzeni hayalleri var. Anayasayı tekrar gündeme getirecekleri bir ortam şu an için yok ancak yerel seçimlerden sonra tekrar gündeme getirebilirler. Burada da en büyük görev muhalefete düşüyor.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir